2014’ü devirip 2015’e adım atacağımız şu günlerde bile, Türk vatandaşları yurt dışına çıkabilmek için devlete ₺15 harç ödüyor.1

27 Şubat 2013’te CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın, bu harcın kaldırılması için bir kanun teklifi vermiş2:

GENEL GEREKÇE

Yurt dışına çıkış harcı, Türkiye’nin büyük döviz sıkıntısı çektiği bir dönemde yurt dışına çıkışları caydırmak Ve bu yolla döviz tasarrufu yapabilmek amacıyla dış seyahat harcamaları Vergisi adı altında ilk kez 1970’li yıllarda konulmuş bir uygulamadır.

1980’li yıllarda bu vergi kaldırılarak yerine Toplu Konut Fonu getirilmiştir. Ancak Toplu Konut Fonu uygulamasının başarısız olması üzerine 2001 yılında yurt dışına çıkış harcı uygulamasına geçilmiş ve 2007’de çıkarılan 5597 sayılı Kanunla getirilen çeşitli değişikliklerle bu uygulama devam ettirilmiştir. Önceleri kişi başına 50 dolar olan bu harç, zaman içinde 70 TL olarak belirlenmiş Ve nihayet 5597 sayılı Kanunla 2007 yılından beri 15 TL olarak uygulanagelmiştir.

Halihazırda yurt dışına ticari taşımacılık yapan araçların mürettebatı, 7 yaşından küçük çocuklar Ve yabancı ülkede ikamet izni olanlar dışında Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile yurt dışına çıkan herkes 15 TL’lik bu harcı ödemek durumundadır.

Yurt dışına çıkış harcı, her şeyden önce çağdışı ve vatandaşlara zahmet getiren bir uygulama olup, yüzyıllar öncesinde kalan bir tür baş vergisi, kelle vergisi görünümündedir. Bu yönüyle ülkemize yakışmamaktadır. Böylesi bir uygulamanın gelişmiş ülkelerde örneği bulunmamaktadır.

Ayrıca, geliri TOKİ’ye tahsis edilen yurt dışına çıkış harcı, mali yönden gün geçtikçe anlamı yitiren, tahsilatı azalmakta olan bir gelir kalemine dönüşmüştür. 2012 yılında bütçe hedefi olarak 111 milyon TL olarak öngörülmüş olsa da yıllık harç tahsilatı ancak 67 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

2007 yılında harç tutarı 70 TL’den 15 TL’ye düşürülerek 23’e ulaşan muafiyet alanı kaldırılıp harç tabanının genişletildiği belirtilerek, uygulamanın daha iyi tahsilat sonucu getireceği öngörülmüş ancak bu öngörü gerçekleşmemiştir. Zira yurt dışına çıkış harcı 70 lira iken 2006 yılında 102,3 milyon lira gelir elde edilmişken, harcın 15 lira olduğu 2011 yılında 88,6 milyon TL, 2012 yılında ise ancak 67 milyon TL gelir elde edilebilmiştir. Bu gelir tutarları göz önüne alındığında, harç uygulamasının TOKİ açısından da öneminin pek kalmadığı görülecektir.

Tüm bunlardan daha önemlisi ise yurt dışına çıkış harcı uygulamasının içerdiği hukuksuzluktur. 2010 yılındaki referandum sonucu yapılan anayasa değişiklikleri ile Vatandaşların yurt dışına çıkma hürriyetinin, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hakim kararına bağlı olarak sınırlanabileceği hükmü kabul edilmiştir. Böylelikle vergisel yükümlülük kapsamında yurt dışına çıkış yasağı getirilmesi uygulamasına son verilmiştir.

Bir yandan vatandaşların seyahat özgürlüğünün genişletilmesi söz konusu iken, diğer yandan yurt dışı çıkış harcı uygulaması ile fiili bir engel getirilmesi kabul edilemez bir tutumdur. Zira bugün yurt dışına çıkış harcını ödemeyen bir kişinin ülkeden çıkış yapmasına kolluk kuvvetleri izin vermemektedir. Oysa anayasa hükmü çok açık olup, yurt dışına çıkış sadece hakim kararına bağlı olarak engellenebilecektir.

Kanun teklifi ile; Anayasaya aykırılık taşıyan, kişi hak ve özgürlüklerini hiçe sayan; gelişmiş hiçbir ülkede örneği olmayan, çağdışılık arz eden; mali yönden ciddi bir düşüş gösteren ve vazgeçilebilir düzeyde bir gelir getiren yurt dışına çıkış harcı uygulamasına son verilmektedir. Şüphesiz ki Türkiye, yurt dışına çıkış harcından sağlanan geliri başka kaynaklardan temin ederek TOKİ’ye aktarabilecek güçte ve potansiyelde bir ülkedir.

CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ağan Ayaydın

Ayaydın verdiği önergede konuyu iyi özetlemiş.

Bu harcın yasal ve sosyal boyutlarına gelmeden önce ekonomik boyutlarını ele alalım. Harçtan elde edilen gelir TOKİ’ye gidiyormuş. Ne kadarmış bu miktar? 2012 yılında 67 milyon lira. TOKİ gibi milyarlara oynayan3, milyarlık bütçesi olan, sadece konut satışından 26 milyar lira gelir elde eden4 bir kurum için pek önemli bir kalem olmasa gerek?</p>

MHP İstanbul Milletvekili Ali Torlak’ın soru önergesini yanıtlayan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Yurt dışına çıkış harcı uygulamasını kaldırmaya yönelik halihazırda bir çalışmamız bulunmuyor” diyerek konuya noktayı koymuştu. (…) Şimşek, ‘’Yurtdışı çıkış harcından elde ettiğimiz gelir TOKİ’ye gitmeseydi, merkezi hükümete gelseydi ben bu uygulamayı kaldırırdım’’ ifadelerini kullanmıştı.5

Bir milyar üç yüz yetmiş milyon liralık ak-saray bütçesini açıklarken, milyarlardan bozukluk gibi bahseden sayın bakan, 70 milyon liranın TOKİ için çok önemli, vazgeçilemeyecek bir miktar olduğunu belirtmiş. Yoksa o da istemeden de olsa bu harcın kaldırılması gerektiğini belirtmiş.

Harcın yasal boyutuna gelecek olursak, burada işler daha da vahimleşiyor.  Anayasa hukukçusu, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Serkan Köybaşı konunun yakın takipçilerinden:

Avrupa Birliği mevzuatına uyum yasaları çerçevesinde Anayasa’da yapılan değişiklikler havaalanlarında “yurtdışı çıkış harcı” adı altında alınan bedelin hukuksal dayanağını ortadan kaldırmıştır.

Ekonomik kriz nedeniyle kaynak arayışına giren hükümetin 29.06.2001 tarihinde Meclis’ten geçirdiği 4705 sayılı “Yurt Dışına Çıkışlarda Harç Alınması ve 4481 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” yürürlüğe girdiği tarihte çeşitli tartışmalara yol açmıştı. (…) Kanun seyahat özgürlüğüne açık bir sınırlama getirmesi nedeniyle eleştiriye uğradı ancak özgürlük bir kanun maddesiyle sınırlanmıştı. Üstelik kanunun Anayasa’da da dayanağı bulunmaktaydı: yerleşme ve seyahat hürriyetini düzenleyen 23’üncü maddede sınırlama sebeplerinden biri de “ülkenin ekonomik durumu” idi. Ekonomik program çerçevesinde ihtiyaç duyulan ek mali kaynağın sağlanabilmesi amacıyla hazırlanan bu kanun, tam da bu sebebe uyar nitelikteydi.

Ancak uyum yasaları çerçevesinde Anayasa’nın 23’üncü maddesindeki bu sınırlama gerekçesi kaldırıldı ve “vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyetinin ancak vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması” nedeniyle sınırlanabileceği hükmü getirildi. Burada dikkat edilmesi gereken unsur, sınırlama gerekçelerinin sınırlı sayıda (numerus clausus) belirtilmesi. Bu da demektir ki bunlara yenileri yasayla veya başka bir yolla eklenemez; eklenirse bu düzenlemeler Anayasa’nın 11’inci maddesinin son fıkrasındaki “kanunlar Anayasa’ya aykırı olamaz” ilkesinin ihlali anlamına gelir. Oysa değişiklikten önce yürürlüğe giren 4705 sayılı kanun değişiklikten sonra -anayasal dayanağı kalmamasına rağmen- yürürlükten kaldırılmadı.

(…) Anayasa’da yapılan 2001 tarihli değişiklikle “ülkenin ekonomik durumu”, yurt dışına çıkmanın sınırlama gerekçesi olmaktan çıkmıştır. Bu nedenle, değişiklikten bu yana 4705 sayılı kanun ve bu kanun uyarınca alınan yurt dışı çıkış harcının Anayasal dayanağı kalmamıştır. 4705 sayılı kanun, hem Anayasa’nın 10’uncu ve 23’üncü maddelerine, hem de İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 4 numaralı Ek Protokolünün 2’inci maddesinin 2’inci fıkrasına açıkça aykırıdır ve temel hak ve özgürlüklerin haksız şekilde sınırlanmasına neden olmaktadır.

İptal veya tam yargı davasına konu olması halinde kaldırılması mutlak olan yurt dışı çıkış harcının, davaya gerek kalmadan yetkili makamlarca derhal kaldırılması gerekmektedir. Bu, Anayasa’nın 5’inci maddesi uyarınca kişinin temel hak ve özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışan devletin görevidir. Yetkili makamların, ortada olan hukuk dışılığı görmezden gelerek sessiz kalması, Türk halkının bir hukuk devletinde yaşama hayallerini biraz daha ertelemesi anlamına gelecektir.

Dr. Serkan Köybaşı6

Görüldüğü üzere, ekonomik getirisi tartışılan bu harcın, anayasaya da uygunluğu yoktur. Serkan Köybaşı da bunun üzerine Vergi Mahkemesine bir dava açmış. Peki kağıt üstünde bu kadar açık ve net olan konu hakkında İstanbul 6. Vergi Mahkemesi’nin görüşü ne mi olmuş: “Davacının Anayasaya aykırılık itirazı ciddi görülmeyerek işin esasının incelenmesine geçildi.”7 Kararın detaylarını Serkan Köybaşı’nın yazısında bulabilirsiniz. Kendisi bu harç iptal edilinceye kadar mücadelesini sürdüreceğini belirtiyor.

Peki bu harcın vatandaşa etkisi sadece ₺15 mı?

Havalimanlarında saatlerce beklenen harç kuyruğunda çekilen çile, kaybedilen zaman ekonomik olarak ölçülebilir mi? Ticari bir işletmeye kiraya verilebilecekken harç bürosu tarafından işgal edilen değerli alanlar, 7/24 açık tutulan bürolarda vardiya usulü çalıştırılan memurların maaşı/sigortası başlı başına bir külfet değil mi?

Ya pasaportunuzdaki harç pulunu gören yabancı pasaport polisinin bıyık altından gülerek Türkiye’den çıkmak için de mi vizeye ihtiyacınız olduğunu sorması… Bu durum karşısında bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşadığınız eziklik kaç ₺15 eder?

Bu harç bir gün elbet kalkacak. Buradan yetkililere çağrım, gelin bunu Anayasa Mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kalmadan siz yapın. Yasal olmayan, ekonomik getirisi tartışılan küçük düşürücü bu uygulamadan gelin vazgeçin.

Yurt Dışına Çıkış Harcı Artık Kaldırılsın!


  1. Yurt Dışına Çıkış Harcı Hakkında Kanunun Uygulanmasına Dair Genel Tebliğ. (30 Mart 2007). T.C. Resmî Gazete, 26478. 

  2. 2/1304 Esas Numaralı Kanun Teklifi. (28 Şubat 2013). TBMM 24. Dönem 3. Yasama Yılı. 

  3. Ak Saray’ın Maliyeti 1 Milyar 370 Milyon Lira. (4 Kasım 2014). haberler.com. 

  4. TOKİ’nin sosyal konut geliri 29.6 milyar lira. (14 Kasım 2013). dunya.com. 

  5. Harçlar kaldırılırsa TOKİ 70 milyon TL’den olacak. (15 Aralık 2013). aksam.com.tr. 

  6. Alan Vergisinin Hukuksal Dayanağı Kalmadı. (18 Mart 2011). serkankoybasi.com. 

  7. Yurt dışı çıkış harcına karşı açtığım davada ilk derece mahkemesi kararını verdi. (9 Mayıs 2012). anayasagundemi.com.